Son günlerde Türkiye ve dünya gündemini meşgul eden bir olay, ABD'li bir akademisyen olan Profesör John Stevenson'ın Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi ile yeni bir boyut kazandı. Rümeysa Öztürk, Türkiye'de muhalefet partileriyle ilgili bir dizi eylemden dolayı haksız yere tutuklandığı iddiasıyla dikkat çekiyor. Bu durum, sadece Türkiye'de değil, uluslararası arenada da büyük yankı uyandırmış durumda. Profesör Stevenson, Rümeysa'nın özgürlüğü için bu cesur adımı atarak hem sesini duyurmak hem de olayın ciddiyetini vurgulamak amacıyla toplumsal bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Profesör Stevenson, Rümeysa Öztürk'ün çığlığını duyurmak için açlık grevine başlamasının sebeplerini şu şekilde açıklıyor: “Dünya genelinde insan hakları ihlalleri ve ifade özgürlüğü için mücadele eden herkesin sesini yükseltmesi gerektiğine inanıyorum. Rümeysa'nın maruz kaldığı muamele, Türkiye'deki siyasi atmosferin ne kadar bozulduğunu gösteriyor. Açlık grevimi bunun için yapıyorum; Rümeysa ve onun gibi mağdurların sesi olabilmek için.” Açlık grevi sürecinde birçok sosyal medya paylaşımları ve basın toplantıları düzenleyerek, Rümeysa’nın özgürlüğü için çağrıda bulunmayı sürdüren Stevenson, uluslararası insan hakları örgütleriyle de iletişim halindedir. Bu şekilde, konunun küresel boyutlarda tartışılmasını sağlamayı hedefliyor.
Rümeysa Öztürk, Türkiye'de muhalefetle ilişkili etkinlikler düzenleyen bir sivil toplum aktivisti olarak dikkat çekiyor. Geçtiğimiz aylarda eylemleri nedeniyle gözaltına alındı ve akabinde tutuklandı. Bu durum, hem Türkiye içindeki hem de uluslararası çevrelerde büyük tepki topladı. Özellikle sosyal medya üzerinden Rümeysa’nın serbest bırakılması için pek çok kampanya başlatıldı. Birçok tanınmış isim ve siyasi figür, Rümeysa'yı destekleyen açıklamalar yaptı. Bu destek dalgası, Rümeysa'nın davasının sadece bir kişinin hikayesi değil, aynı zamanda demokrasinin ve insan haklarının korunması için yapılan bir mücadelenin parçası olduğunu gözler önüne seriyor.
Profesör Stevenson, Rümeysa ile ilgili gelişmeleri takip etmek için sürekli olarak Türkiye'deki medya kanallarını izlemekte ve sosyal medya üzerinden halk ile etkileşimde bulunmaktadır. Onun açlık grevi, Türkiye dışında yaşayan ve olayları dikkatle takip eden birçok insanın da dikkatini çekmiş durumda. İnsan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, Stevenson’ın bu cesur eylemini takdirle karşılıyor ve ona destek veriyor. Bu olay, uluslararası insan hakları ihlalleri konusunda daha geniş bir tartışmanın kapılarını açabilir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve siyasi muhalefet konusunda atılacak adımlar hakkında önemli bir bilinçlenme yarattığı belirtiliyor.
ABD'li akademisyenin açlık grevi, Rümeysa'nın serbest bırakılması için global bir kampanya başlatma potansiyeli taşıyor. Özellikle sosyal medya platformlarında #FreeRumeysa ve #JusticeForRumeysa etiketleri altında yapılan paylaşımlar, geniş bir kitleye ulaşarak konunun daha fazla görünür hale gelmesine yardımcı oluyor. Bu tür kampanyalar, dünya çapında insan hakları ihlalleri konusunda farkındalığı artırma ve değişim yaratma potansiyeline sahiptir. Herkesin eşit haklara sahip olduğu bir dünya için mücadele etmek, sadece belli bir coğrafyayla sınırlı olmamalıdır. Stevenson'ın başlattığı bu kampanya, tüm dünya için önemli bir ders niteliğinde.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk için yapılan bu açlık grevi, sadece bireysel bir eylem değil, aynı zamanda güvencesiz bir koşulda yaşayan tüm insanlar adına başlatılan bir mücadeledir. Bu tür faaliyetler, demokrasinin güçlenmesi, insan haklarının korunması ve toplumsal adaletin sağlanması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Profesör Stevenson’ın bu cesur adımı, umarız ki Rümeysa’nın durumunu olumlu yönde etkileyecek ve benzer durumdaki diğer bireylerin de haklarının korunmasını sağlayacaktır.