Günlük yaşamın yoğun temposu içerisinde, stres ve kaygı kaçınılmaz hale gelebiliyor. Ancak farkında olmadan bu kaygıyı artıran bazı alışkanlıklarımız, ruhsal sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor. Peki, nedir bu alışkanlıklar? Nasıl farkında olmadan kaygı seviyemizi yükseltiyoruz? İşte, kaygıyı artıran dört hatalı alışkanlığı sizler için derledik.
Günümüzde internet ve sosyal medya sayesinde, haber akışı hiç olmadığı kadar hızlı ve sürekli. Ancak, sürekli olarak olumsuz haberleri takip etmek, kaygı seviyenizi artıran en önemli faktörlerden biridir. Özellikle pandemi süreci ile birlikte insanların karşılaştığı kötü haberler, bireylerin psikolojik sağlığını derinden etkiledi. Her gün tüm dünyada yaşanan olumsuz durumlar hakkında bilgi sahibi olmak, bireylerde bir tür çaresizlik ve kaygı hissi yaratabilir. Bunun yerine, haber okuma sürenizi sınırlayarak, daha pozitif içeriklere yönelmek ruhsal sağlığınıza katkı sağlayabilir.
Mükemmeliyetçilik, birçok kişinin başarılı olmak için geliştirdiği bir alışkanlıkken, aslında kaygıyı tetikleyen bir durumdur. Kendinize koyduğunuz yüksek standartlar, başarmak için çabalarken baskı altında hissetmenize neden olur. Her şeyin mükemmel olması gerektiğine dair inanç, sizi sürekli bir uğraş içinde tutarken, en ufak bir hata karşısında aşırı kaygı duymanıza sebep olabilir. Bunun yerine, kendinize daha gerçekçi hedefler belirlemek ve hatalarınızı öğrenme fırsatı olarak görmek, ruh halinizi iyileştirebilir.
Sosyal medya platformları, birçok kişi için iletişim kurmanın önemli bir aracı haline geldi. Ancak, bu platformlarda geçirilen zamanın artması, kaygı seviyesinin yükselmesine neden olabilir. Kişilerin kendilerini sürekli başka insanlarla kıyaslaması, öz güven kaybına ve sonucunda kaygıya yol açar. Sosyal medyada görülen hayatlar genellikle idealleştirilmiş ve gerçekçi değildir. Bu durum, bireylerin kendi hayatlarından memnun olmamalarına ve kaygı hissetmelerine yol açar. Sosyal medya kullanımınızı sınırlamak ve gerçek hayattaki ilişkilerinize daha fazla değer vermek, kaygınızı azaltabilir.
Geçmişte yaşanan olaylar üzerine sürekli düşünmek, kaygıyı artıran büyük bir etkendir. Herhangi bir olayı sorgulamak ya da “keşke” düşünceleri ile zihnimizi meşgul etmek, günümüzdeki hayatımızı etkileyerek kaygıya neden olabilir. Bu tür düşünceler, zihnimizin sürekli geçmişe odaklanmasına neden olarak, gelecek için kaygı duymamıza sebep olur. Bunun yerine, anda kalmayı ve geçmişle yüzleşmeyi öğrenmek, kaygı seviyenizi azaltır. Farkındalık meditasyonu gibi uygulamalarla zihninizi rahatlatabilir ve geçmişin yükünden kurtulabilirsiniz.
Sonuç olarak, birbirinden farklı alışkanlıklar, istemeden de olsa kaygı seviyemizin artmasına yol açabilir. Rahatlatıcı aktiviteler yapmak, doğada zaman geçirmek, spor aktivitelerine katılmak ya da sevdiklerinizle vakit geçirmek, ruh sağlığınızı iyileştiren olumlu alışkanlıklar arasında yer alır. Farkında olmadan kaygınızı artıran bu alışkanlıklardan uzak durmak, psikolojik sağlığınız için büyük önem taşımaktadır.