İsveç, son yıllarda artan suç oranları ve yetersiz hapishane kapasitesi ile karşı karşıya. Ülkenin hapishaneleri artık dolup taşarken, hükümet, tutuklu olan suçluları başka ülkelere ihraç etme kararı aldı. Bu yenilikçi ama tartışmalı uygulama, hem güvenlik hem de insan hakları açısından birçok soruyu gündeme getiriyor.
İsveç, son yıllarda hem yerel hem de uluslararası düzeyde artan suç oranları ile mücadele etmekte zorlanıyor. 2021'de yaşanan cinayetler, cinsel saldırılar ve uyuşturucu suçlarındaki artış, hükümeti harekete geçirdi. Öyle ki, ülkede hapishane kapasitesi, mahkum sayısının artmasıyla birlikte yetersiz hale geldi. Avrupa'nın en fazla rehabilitasyon ve yeniden entegrasyon programlarına sahip ülkelerinden biri olarak bilinen İsveç, bu durumda büyük bir krizle karşı karşıya kalmış durumda.
Hapishanelerde bulunan mahkum sayısının artması, yönetim için ciddi bir yük haline geldi. Kapasite aşımı, mahkumların yaşam koşullarını olumsuz etkiliyor, hatta bazen aşırı kalabalık nedeniyle sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Hükümet, hapishanelerin doluluk oranını azaltmak amacıyla farklı çözümler ararken, bir alternatif olarak suçluların yurtdışına ihraç edilmesi düşünülmeye başlandı.
İsveç hükümeti, hapishanelerde yer kalmadığı için, suçluların belirli kriterlere uyması halinde yurtdışındaki hapishanelerde ceza çekebilmesi için anlaşmalar yapmaya başladı. Bu uygulamanın, hem bütçe açısından hem de hapishane sisteminin yükünü azaltma konusunda fikir veren bir çözüm olarak görüldüğü belirtiliyor. Ancak, iyi niyetli bu yaklaşım, birçok eleştiriyi de beraberinde getiriyor.
İlk eleştiriler, insan hakları konusunda gelmeye başladı. Birçok insan hakları savunucusu, suçluların başka ülkelere ihraç edilmesini, özellikle de cezaevinin koşullarının belirsizliği nedeniyle tehlikeli buluyor. Mahkumların, başka bir ülkede maruz kalabilecekleri muameleler, rehabilitasyon süreçlerini olumsuz etkileyebilir ve insan hakları ihlalleri ile sonuçlanabilir. Ayrıca, ihraç edilen suçluların, özellikle de yaşadıkları sorunlar nedeniyle, yeniden topluma kazandırılmasının önündeki engellerin artacağı iddia ediliyor.
Bu durum, birçok İsveçli vatandaşı da düşündürmeye başladı. Bazıları, suçluları yurtdışında hapsetmenin, devletin sorumluluklarından kaçış olarak görülmesi gerektiğine inanıyor. Ülke genelinde yapılan bazı anketlerde, çoğu vatandaşın, hapishanelerin Avrupa standartlarında ve insan onuruna uygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği görüşünde olduğu görüldü. Hükümetin bu tür çözümlerle geçici bir rahatlama sağlamaya çalışmasının, uzun vadeli bir çözüm olarak yeterli olmayacağı belirtildi.
Özetle, İsveç'in hapishane kapasitesi sorunu, yurtdışına mahkum ihraç etme kararını gündeme taşımış olsa da, bu yaklaşım birçok açıdan tartışmalıdır. Hem insani boyutu hem de hukuki süreçleri ile birlikte değerlendirildiğinde, sorunların çözümü için daha kapsamlı ve sürdürülebilir yöntemlerin geliştirilmesi gerektiği açıkça ortada.