Son yıllarda Orta Doğu, uluslararası politika ve güvenlik dinamikleri açısından oldukça karmaşık bir hale geldi. Özellikle İsrail ve İran arasındaki gerilim, bölgedeki diğer aktörleri de etkileyen bir çatışma haline geldi. Yakın zamanda İsrail, İran'a yönelik bir hava saldırısı gerçekleştirdiği iddialarıyla gündeme oturdu. Bu durum, İran’ın karşılık vereceği senaryoları tartışmaya açtı. Peki, Tahran, Tel Aviv'e nasıl bir yanıt verebilir? İşte olası 5 senaryo.
İran, askeri kapasitesinin yanı sıra asimetrik savaş taktikleriyle de öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, bölgedeki çeşitli milis grupları ve terör örgütleri üzerinden gerçekleştirebileceği saldırılar, önemli bir yanıt mekanizması olabilir. Hezbollah, Irak’taki Şii milisleri ve Yemen'deki Husiler, İran'ın kontrolünde olan gruplar arasında yer alıyor. Bu gruplar, İran’a karşı yapılan bir saldırıya cevap vermek üzere harekete geçebilir. Özellikle Lübnan’daki Hezbollah, İsrail’e karşı misilleme potansiyeli en yüksek olan grup. Bir eşzamanlı saldırı, Tel Aviv’i hedef alarak durumun ciddiyetini artırabilir.
İran, küresel enerji pazarında önemli bir aktör olması nedeniyle petrol tedarik zincirine yönelik saldırılar düzenleyebilir. Bu tür bir strateji, hem ekonomik hem de siyasi bir cevap niteliği taşır. Eğer İran, Hürmüz Boğazı üzerinden petrol tankerlere yönelik operasyonlar gerçekleştirirse, dünya piyasalarında büyük bir dalgalanma yaşanabilir. Bu tür bir tepki, Tahran'ın karşıtına zarar vermesinin yanı sıra, kendi devlet yapısını koruma çabası olarak da değerlendirilebilir.
Bölgesel gerilimlerin artması, İran’ın nükleer programını hızlandırma kararını da gündeme getirebilir. Hazırda devam eden nükleer çalışmaları, bu tür bir saldırı sonrası daha da ivme kazanabilir. Bir nükleer silaha sahip olmak, İran için bir güvenlik garantisi niteliği taşırken, aynı zamanda uluslararası toplum tarafından getirilmiş olan yaptırımları daha da derinleştirebilir. Böyle bir karar, dünya genelinde Benjamin Netanyahu’nun iktidarı dönemindeki korkuları güçlendirebilir.
Askeri misillemelerin yanı sıra, İran diplomatik yollarla da yanıt verebilir. Bu bağlamda, müttefikleriyle olan ilişkilerini güçlendirme konusunda adımlar atabilir. Özellikle Rusya ve Çin gibi ülkelerle olan işbirliklerini artırmak, İran’a önemli avantajlar sağlayabilir. Bu tür diplomatik manevralar, uluslararası kamuoyunu etkilemek ve Batı'nın karşısında denge politikası yürütmek amacıyla kullanılabilir.
İran’daki mevcut hükümet, dış tehditlerden dolayı iç politikada da daha güçlü bir duruş sergileyebilir. Ulusal birliğin sağlanması adına, savaş ve güvenlik söylemleri üzerinden toplumsal destek kazanmak, Tahran'ın stratejilerinden biri haline gelebilir. Bu bağlamda, hükümetin destek bulması ya da iç muhalefeti bastırması için bu tür bir durum avantaj olarak kullanılabilir.
Sonuç olarak, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından Tahran'ın hangi stratejiyi seçeceği merak ediliyor. Yukarıda belirtilen senaryolar, İran’ın yanıt verme şekli açısından farklı dinamikler sunuyor. Orta Doğu’da yaşanan bu gerilim, yalnızca bölge için değil, dünya genelinde de ciddi sonuçlar doğurabilecek potansiyele sahip. Dolayısıyla gözler, Tahran’daki yöneticilerin vereceği kararlara çevrildi.