Duygu Yıldız, 25 yaşında trajik bir cinayete kurban gitti. Geçtiğimiz günlerde, cinayetin şüphelisi olarak tutuklanan Serkan Öztürk'ün, polise verdiği kan donduran ifadeler Türkiye’nin gündemine bomba gibi düştü. Öztürk'ün itirafları, hem cinayetlerin arka planını ortaya koydu hem de Duygu'nun hayatına dair acı hikâyeleri gözler önüne serdi. Şimdi, Duygu'nun ailesi ve toplumsal dayanışma bir araya gelirken, adaletin peşinde koşmaya kararlı görünüyorlar.
Serkan Öztürk, Duygu'yu tanıdığı ve aralarındaki ilişkinin zamanla nasıl tehdit boyutuna ulaştığını anlattı. Cinayet sonrası verdiği ifadede, Duygu’nun kendisinden ayrılmak istediğini ve bu durumu kabullenemediğini öne sürdü. “Kendimi kaybettim. Durumu kontrol edemez hale geldim,” diyen Öztürk, bununla birlikte cinayete giden süreçte yaşadığı psikolojik baskıları ve narsistik eğilimlerini de dile getirdi. Bu noktada, Öztürk’ün anlatımı, Duygu'ya yönelik şiddetin sadece fiziksel olmadığını, psikolojik alanda da ne denli tehditkâr boyutlara ulaştığını gözler önüne serdi.
Duygu'nun ailesi, kızlarının adaletinin sağlanması için mücadelelerine devam ediyor. Aile, sosyal medya üzerinden kampanyalar başlatarak, kadın cinayetleri ve şiddeti önleyici yasaların güçlendirilmesi gerektiği çağrısında bulunuyor. “Kızımızın sesi olmalıyız. Bu cinayet sadece Duygu’ya değil, tüm kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur,” diyor Duygu’nun babası. Tüm bu yaşananlar, toplumun genelinde bir farkındalık yaratma çabası olarak değerlendiriliyor. Kadınlara yönelik şiddet, yalnızca bir bireysel sorun olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir problem olarak masaya yatırılmaya devam ediyor. Feminist derneklerin de destek verdiği bu mücadele, kentte büyük bir dayanışma hareketine dönüştü.
Serkan Öztürk’ün, Duygu'nun cinayetindeki rolü ve verdiği ifadeler ise savcılar tarafından titizlikle inceleniyor. Ardından, ağırlaştırılmış müebbet hapsinin istenmesiyle birlikte, Duygu'nun ailesinin bu süreçte yaşadığı travma ve kayıplar tekrar gün yüzüne çıkmış oldu. Türkiye genelinde yazılı ve görsel medyada yer alan bu haberler, kadın cinayetlerine karşı toplumsal bir bilinçlenme sağlama amacını güdüyor. Şu anda herkes, Duygu’nun adaletinin sağlanmasını bekliyor.
Duygu'nun hikâyesi, toplumda derin izler bıraktı. Tıpkı birçok kadın cinayetinin ardından olduğu gibi, yine bir çığlık haline geldi. Serkan Öztürk’ün itirafları, belki de daha önce kaybolmuş seslerin duyulmasına ve seslerini kaybeden kadınlar için bir umut ışığı olmaya çalışıyor. Toplum olarak, bu tür vakaların bir daha yaşanmaması için her bireyin, özellikle kadınların sesine kulak vermesi ve bu tür olayların önüne geçmek için farkındalık oluşturması gerekiyor.
Son olarak, Duygu Yıldız’ın cinayetiyle ilgili sürecin nasıl gelişeceği ve adaletin ne zaman tecelli edeceği, tüm toplumun merak konusu. Her ne kadar bundan sonraki süreçte davaya dair gelişmeler yaşanacak olsa da, bu tür trajedilerin önlenmesi için kalplerde bir ümit olmalı ve toplumsal dayanışmanın devam etmesi gerektiği unutulmamalı.