Türkiye'nin zengin kültürel mirasından geleneksel el sanatları, zamanla unutulmaya yüz tutsa da, bazıları bu değerleri yaşatmaya devam ediyor. Dedelerinin mirasını yaşatarak hem aile bağlarını güçlendiren hem de topluma katkı sağlayan bir çift, 21 yıl boyunca birlikte çalışarak bu geleneği ayakta tutuyor. Zeynep ve Ali, 21 yıl önce başladıkları yolculukta, sadece ailelerinin geçmişine değil, aynı zamanda toplumun kültürel zenginliğine de ışık tutuyorlar. Hikayeleri, sevgi dolu bir ortaklıkla birleşen tutku ve azimle dolu.
Zeynep, çocukluğunda dedesi ile birlikte geçirdiği zamanları hatırlıyor. Dedesi, köylerinde yıllar boyunca ahşap oymacılığı yaparak geçimini sağladı. Zeynep, dedesinin bu işteki ustalığını ve titizliğini her zaman hayranlıkla izlemiş. Bir gün, bu mirasın kendisine geçeceğini hayal bile etmemişti. Ancak zamanla, dedesinin işini öğrenmeye ve onu geliştirmeye karar verdi. Ali de, eşinin bu kararlılığına kayıtsız kalamadı. Birlikte, geçmişten gelen bilgileri çağın koşullarına uyarlamaya başladılar. Hızlı tüketim kültürünün yaygın olduğu günümüzde, el emeği göz nuru ürünlerin değerini artırmaya yönelik projeler geliştirmeye başladılar. Bu sayede, hem dedelerinin mirasını yaşatıyorlar hem de yeni nesillere örnek olmayı hedefliyorlar.
Zeynep ve Ali, birbirleriyle uyumlu bir ekip olarak çalışıyorlar. Her ürün, eski tekniklerle ve modernesiz dokunuşlarla yapılıyor. Çift, geleneksel el sanatlarını sadece birer iş olarak görmüyor, aynı zamanda bir tutku, bir yaşam tarzı olarak benimsiyorlar. Eş zamanlı olarak hem tasarım yapıyor hem de üretim sürecine katılıyorlar. Örneğin, Ahşap oymacılığı alanında özgün tasarımlar üreten çift, ürünlerinin her birinin arkasında bir hikaye olduğu inancıyla hareket ediyor. Her parçada dededen toruna geçen bilgi ve becerinin izleri var. Ayrıca, yapmış oldukları atölye çalışmaları ile de gençlere bu geleneksel sanatları öğretmeye çalışıyorlar. Böylelikle, sadece kendi aile miraslarını değil, toplumlarının kültürel zenginliğini de yaşatmaya devam ediyorlar.
İlk başlarda sadece aile içindeki etkinlikler için bu işe koyulmuş olsalar da, zaman içinde sosyal medyanın da desteğiyle ürünleri geniş bir kitleye ulaşmaya başladı. Bilhassa el yapımı ürünlere olan ilgi, bu çiftin daha fazla sipariş almasına neden oldu. Sosyal medyanın gücünden faydalanarak satışlarını artıran çift, sadece yerel değil, uluslararası alanda da adlarını duyurdular. Özgün tasarımları sayesinde birçok sanat fuarına katıldılar, böylece hem kendilerini ifade etme imkanı buldular hem de geleneksel sanatları dünyaya tanıtma fırsatını yakaladılar.
Ayrıca, atölyelerde yaptığı eğitimler sayesinde, gençlerin de bu sanatları öğrenmesini sağlıyorlar. Gençlerin el sanatı konusuna olan ilgisi her geçen gün artarken, Zeynep ve Ali, onları bu gelenekleri yaşatacak kişiler olarak görmeyi umuyorlar. Bu şekilde, hem toplumda bu geleneklerin devamlılığını sağlıyorlar hem de geleceğe ışık tutuyorlar. Dedelerinin mirasını yaşatmak, onlara sadece bir iş değil, bir yaşam amacı oldu. Bu yolda attıkları her adım, geleceğe umut taşıyor.
Sonsuz bir sevgiyle, azimle ve kararlılıkla sürdükleri bu geleneğin, gelecek nesillere de aktarılması için ellerinden geleni yapıyorlar. Zeynep ve Ali, yalnızca kendi hayatlarının değil, aynı zamanda toplumlarının kültürel kimliğinin de devam ettirilmesi yolunda çaba gösteriyorlar. Eşlerinin yanında olmanın verdiği mutluluk ve karşılıklı destekle, bu yolda ilerlemeye kararlı bir çift olarak, her gün yeni projelere imza atıyorlar.
Sonuç olarak, Zeynep ve Ali’nin hikayesi, kültürel mirasın ne denli önemli olduğunu ve bu mirası yaşatmanın getirdiği anlamı gözler önüne seriyor. Dedelerinin emekleri, bugün onların hayatlarının bir parçası ve onu yaşatma çabaları, gelecekte de sürdürülebilirlik kazanacak bir sanat dalı olma potansiyeline sahip. Bu tutkulu çift, yalnızca zanaatlerini yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda bu el sanatlarının arkasındaki değerleri de yeni nesillere aktararak, geleceğe umut dolu bir miras bırakmayı hedefliyorlar.