Türkiye’de istihdam ve işsizlik konuları, ekonomi politikalarının temel taşlarını oluşturmaktadır. Son dönemlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın yaptığı açıklamalar, ülkenin işsizlik oranlarının hedeflerin üzerine çıktığını gözler önüne serdi. Özellikle 2023 yılı itibarıyla yapılan Orta Vadeli Program (OVP) ile belirlenen işsizlik hedeflerinin aşılması, ekonomik istikrar ve toplumun genel refah düzeyi açısından önemli bir tehdit oluşturuyor. Peki, bu durumun arka planında ne var? Ayrıca, işsizlik oranının yüksekliği hangi alanlarda etkili? Tüm bu soruları beraber inceleyelim.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın yaptığı açıklamalarda vurguladığı üzere, OVP çerçevesinde belirlenen işsizlik hedefleri, %10 civarında öngörülmüştü. Ancak son verilere göre, Türkiye’nin işsizlik oranının %12’nin üzerine çıktığı belirtiliyor. Bu durum, piyasalarda belirsizlik yaratırken, vatandaşların alım gücünü de olumsuz etkiliyor. İşsizlik oranlarındaki bu artışın sebeplerine bakacak olursak, küresel ekonomik dalgalanmalar, iç piyasadaki daralma ve pandemi sonrası istihdam kayıpları ön plana çıkıyor.
Bu bağlamda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, iş gücü piyasasındaki dengelerin nasıl bozulduğunu da gösteriyor. Genel olarak inşaat sektöründen hizmet sektörüne kadar geniş bir yelpazede yaşanan iş kayıpları, işsizlik oranlarının yükselmesinde belirleyici bir rol oynuyor. Ayrıca, yetersiz istihdam politikaları ve yatırım eksiklikleri, işsizlik oranlarını artıran diğer faktörler arasında. Ekonomistlere göre, bu sorunları çözmek adına güçlü bir istihdam politikası oluşturulması şart.
Türkiye’nin işsizlik sorununu çözmek için öncelikli olarak istihdam yaratacak projelere ve yatırımlara ağırlık verilmesi gerektiği görüşü hakim. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın belirttiği gibi, ekonomik reformların hayata geçirilmesi ve iş gücü piyasasının düzenlenmesi önemli. Bu süreçte özel sektöre de büyük görevler düşüyor. Yerel firmaların istihdam yaratması teşvik edilmeli, yeni iş alanlarının açılması için öncülük edilmelidir.
Öte yandan, genç işsizliğinin önlenmesi için eğitim alanında da ciddi reformlara ihtiyaç var. Mesleki eğitim kurumlarının güçlendirilmesi, gençlerin iş gücü piyasasına daha donanımlı bir şekilde girmesini sağlayabilir. Ayrıca, kadınların iş gücüne katılımının artırılması da işsizlik oranlarını düşürmek adına önemli bir strateji olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadın istihdamının desteklenmesi, ekonomik büyümenin güçlü bir motoru olacaktır.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın işsizlik oranlarının OVP hedeflerinin ötesine geçtiği yönündeki açıklamaları, durumu daha ciddi bir şekilde ele alma gereğini ortaya koyuyor. Ekonomik reformlar, istihdam politikaları ve eğitim alanında yapılacak yenilikler, Türkiye’nin işsizlik sorununu aşmasında kritik öneme sahip. Uygulanacak güçlü adımlar, ülkenin ekonomik istikrarının sağlanmasında ve vatandaşların yaşam standartlarının yükseltilmesinde etkili olacaktır. Gelecek dönemde atılacak adımlar, hem ekonomik büyümeyi destekleyecek hem de toplumdaki sosyal yapıyı güçlendirecektir.