Ülkemizde her gün birçok insan farklı zorluklarla mücadele ediyor, ancak bazı hikayeler diğerlerinden çok daha derin ve dokunaklı olabiliyor. Özellikle ailevi kayıplar ve hastalıklar, insanları bir araya getirirken aynı zamanda derin yaralar açabiliyor. İşte böyle bir hikaye, acılı bir baba ve kaybolmuş bir evlat üzerinden şekilleniyor. Babası, oğlunun 2 hafta önce kaybolmasının ardından yaşadığı travmayı ve geride bıraktığı derin izleri aktarıyor. Ancak bu acılı baba, yaşadıklarının yanı sıra bir de büyük bir sırla karşımıza çıkıyor: "Doktora gitti, gelecek diyorum." Peki, bu sır ne anlama geliyor? İşte detaylar...
Her şey, iki hafta önce 15 yaşındaki oğlu Ömer’in kaybolmasıyla başladı. Ailenin biricik oğlu, gündelik hayatın sıradan bir akışında kaybolup gitti. Kısa sürede ailenin hayatı değişirken, babası Ahmet Bey’in kalbinde derin bir acı oluştu. "Gündüzleri umutsuzca sokaklarda arıyorum, geceleri ise uyumak kısmen mümkün olmuyor" diyerek duygularını anlatan Ahmet Bey, her gün kapısının önünde beklediği sokakta çocuğunun dönmesini umutla bekliyor. Ahmet Bey, “Oğlumun en son gittiği yere gittiğimde, hiç izini bulamıyorum. Ne bu hayatta ne de başka bir yerde…” diyerek çaresizliğini ifade ediyor.
Her ne kadar kaybolmuş bir evladın acısı derin olsa da, Ahmet Bey’in açıklamaları hikayenin daha karmaşık ve ilginç bir yönünü ortaya çıkarıyor. Kaybolma olayının üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, pek çok hikaye ve dedikodu da ortaya çıkmaya başladı. Ahmet Bey, bir yerlerden duyduğu ve ailesinin içinde gizli bir sır olduğuna inandığı bir bilgiyi dile getiriyor. "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadesi, hem tam olarak ne anlama geliyor hem de bu sırrın kaybolan oğlunun akıbetiyle ilişkisi ne? Babanın bu gizemli açıklaması, birçok sorunun ortaya çıkmasına sebep oldu. Oğlunun kaybolduğuna ve bir yıllık bir tedavi sürecinin ardından ona her seferinde ‘Doktora gitti’ demesine rağmen, ailedeki ruh halinin nasıl etkilendiği dikkat çekiyor.
Ömer’in sevdiği şeylerin yanına not bıraktığını belirten Ahmet Bey, bu kayboluşun yalnızca bir kayıp değil, aynı zamanda büyük bir sırrın da açığa çıkması olduğunu vurguluyor. Ömer’in son zamanlarda ilgi duyduğu bazı aktiviteler ve arkadaş çevresinin değişimi, ailenin içinde yaşanan içsel çatışmaları da alevlendiriyor. Ahmet Bey’in, "Oğlum normal bir çocuktu; ama son zamanlarda onu tanıyamıyordum" demesi, birçok akrabayla bir araya gelinerek yapılan konuşmalarda alevlenen soruları da gündeme getiriyor.
Tüm bunlar olurken, Ahmet Bey’in oğlunun kaybolmasını bir sır olarak tanımlaması, mahalledeki insanların da ilgisini çekti. Çocukları kaybolan başka aileler, Ahmet Bey’in hikayesinin ardındaki sır perdesini aralamak isterken, birçok kişi kendine çeşitli sorular sormaya başladı. "Ahmet Bey, nasıl öyle bir şey söyleyebilir? Oğul kaybı bu kadar derin bir acı yaratırken, babası neden bu kadar ümitli?" şeklindeki yorumlar, giderek daha fazla kulaktan kulağa yayıldı. Ailenin yaşadığı durum, diğer mahalle sakinleriyle diyaloglar kurmak için bir fırsat haline geldi; fakat burada hepsinin üzerinde durduğu bir nokta vardı: "Ahmet Bey, neden karanlık bir yüzle oğlunun her gittiğinde 'Doktora gitti' diyor?"
Sonuç olarak, yaşanan bu olayda gizemli sır, toplumda farklı bakış açıları yaratarak daha fazla insana ulaşmanın bir yolu haline geldi. Ahmet Bey, kaybolmuş bir evladın acısından daha büyük bir sır taşıyor olabilir mi? İlerleyen günlerde çıkarılacak detaylar ve bu sırların aydınlanması, Ahmet Bey ve onun etrafındaki insanların hayatlarında uzun süre etkili olabilir. Ancak bir şey kesin: Acılı bir baba, evladını her zaman bekleyecek ve onu görmek için mücadele etmeye devam edecek.